Selçuk Dikici – Bismillâh

Hayat, insanı sürekli bir arayışa iter; bazen bu arayış, dünyaya dair heveslerle dolu, bazen
ise yitirilen bir anlamın peşinden sürükler. Bismillah, bu derin arayışın, bir insanın kendi
içindeki kayboluşunun ardından Yaratıcısı ile buluşma yolculuğunun öyküsüdür.
Âdem, dünya heveslerine kapılmış, geçici zevklerin peşinden sürüklenen ve varoluşun derin
anlamını unutan bir adamdır. Ölümün ve ahiret hayatının farkına varamamış, her şeyin
sonluluğuna kayıtsız kalmıştır. Ancak bir gün, mezarlığın önünden geçerken duyduğu ses,
ona hayatını sorgulama fırsatı sunar. Bu ses, ölümle ve yaşamla, geçmişle ve gelecek
arasındaki ince sınırı arayan bir çağrıdır. O an, Âdem’in içsel dünyasında bir kıvılcım yanar,

kaybolduğu yoldan çıkıp yeniden bir arayışa girmeye karar verir.

İçsel bir dönüşümün, bir uyanışın başlangıcıdır bu. Âdem’in hikâyesi, bir insanın her şeyini
sorguladığı, yaratılışın sırrını keşfetmeye başladığı bir yolculuğa dönüşür. Her adımda,
dünya ve ahiret arasındaki dengeyi, gerçeğin ne olduğunu, Yaratan’ın varlığını ve kudretini
anlama çabası vardır. Bismillah, bir insanın yalnızca kendini değil, insan olmanın özünü ve

Yaratıcı’yla olan bağını anlamaya çalıştığı bir keşif yolculuğudur.

Bu eser, sadece bir adamın değişim sürecini anlatmakla kalmaz, aynı zamanda her insanın
içinde var olan kaybolmuşluğu, arayışı ve nihayetinde ruhsal huzuru bulma çabasını gözler
önüne serer. Her bir satır, okuru hem düşünmeye hem de duygusal bir yolculuğa çıkmaya
davet eder. Ölümün son değil, bir başlangıç olduğunu, her kaybolmuş ruhun yeniden

doğabileceğini hatırlatır.

Bismillah, hem bireysel bir yolculuğun hem de evrensel bir uyanışın simgesidir. Bu eser,
manevi sorgulamalarla dolu bir dünyada, okurun kalbinde iz bırakacak bir dönüşüm ve keşif
arzusunu uyandıracaktır. Bir yandan âdetlerin, inançların, duyguların derinliklerine inerken,

diğer yandan insanın özüyle yüzleşmesini sağlar.

Hayatın, ölümün ve yaratılışın sırrına dair her kelime, bir anlam katacaktır. Çünkü bu sadece

Âdem’in hikâyesi değil, hepimizin hikâyesidir.